Herkese merhaba,
Bugün felçli hastalar hakkında bir şeyler yazmak istedim.
Beni takip ediyorsanız (
şu postumda da belirtmiştim) anneannemin felçli olduğunu okumuşsunuzdur.
Şimdi sizlere evinizde felçli ve konuşamayan bir hastanın varlığı durumunda
neler yapmanız gerektiğini yazacağım.
Önce şu bilgileri vereyim. Benim anneannem geçen yıl Mayıs ayında kısmi felç geçirdi. Sağ tarafı hiç tutmuyordu. Fizik tedavi ve egzersizler sayesinde şimdi 4 ayaklı bastonu ile tuvaletine gidip gelebiliyor.
En başta oturamayan birinin ayağa kalkıp destekle de olsa yürüyebilmesi bizim için çok büyük bir ilerleme.
Ancak bu evreye kadar bizler çok emek harcadık.
Uzaktan bir hastaya bakmak çok kolay geliyordu bizlere. Hiç böyle bir hasta görmemiştik.
"Ne var canım bir tas çorba koyuyor önüne ne var bende yaparım" gibi düşünceler dolanıyor
herkesin aklında ve dilinde.
Ancak o iş o kadar kolay olmuyor maalesef.
Bu tarz hastalar çok agresif oluyorlar. Önceden çok sessiz sakin kimseye karışmayan biriyken, şimdi gördüğü her şeye karışan, biraz huysuzluk yapan, sürekli kızacak şeyler bulan bir nineye dönüştü.
Yani böyle bir hastanız varsa siz çok sabırlı ve sakin olmak zorundasınız.
Mesela evi süpürüyorsunuz, yerde göremediğiniz bir toz taneciği kaldı ve hastanız bunu görüyor size kızmaya başlıyor. Bir de konuşamadığı için ne demek istediğini de anlamıyorsunuz.
Benim anneannem yalnızca "Vay vay vay" ve "Na na nana" diyebiliyor. Bazen zorla hoşgeldin ve iyiyim gibi kelimeleri de söyleyebiliyor.
"Na " hayır demek. Ve sizin yaptıklarınıza sürekli olmamış na na na na şeklinde cevap alıyorsunuz.
Bazen size bir şey soruyor ya da istiyor. Ancak siz anlamıyorsunuz. Aklınıza gelen tüm isimleri, olayları saydığınız halde bir türlü onun demek istediği şeyi anlayamıyorsunuz.
Bu sefer başlıyor ağlamaya. Elinizden ne gelir? Hiç bir şey.
Siz de kendinize kızmaya başlıyorsunuz bu sefer. Ne demek istediğini neden anlamıyorum diye.
İki gün yanına gitmediğinizde size küsüyor ve gülmüyor. Belki naz yapıyor belki gerçekten kırılıyor. Sonuçta gülmüyor işte. Onun gülmesi için, size tebessüm etmesi için elinizden geleni yapıyorsunuz.
Ama nafile..
Diyelimki çok istediğiniz bir arkadaşınızla buluşacaksınız. Uzun zamandır görüşmediniz ve buluşma kararı aldınız. O gün siz evden çıkacağınızı söylediğinizde hastanız size küsüyor. Ve el mahkum evde duracaksınız.
Çıkarsanız onu üzmüş olursunuz. Ve eğer ona bir şey olursa, bu sefer "Keşke yanında kalsaydım belki böyle olmazdı" diyeceksiniz. Yani her planınızı ona göre ayarlamak zorundasınız.
Onun banyosunu yaptırmayı, saçlarını taramayı, dişlerini fırçalamayı, kıyafetlerini giydirip çıkarmayı, sevdiği yemekleri yapmayı hiç ihmal etmemelisiniz. Ayrıca siz onu bırakıp bakkala bile giderken koşarak eve dönmelisiniz. Ya düşerse diye bir ihtimal var.
Küçük bir bebek misali sürekli ilgi bekleyecek sizden. Eve gelen misafirler onu mutlu edecek. Çünkü
eskiden özlediğinde kendisi istediği yere gidebiliyordu. Ama şimdi gidemiyor.
Bir de hastanız temizliğe ve düzene düşkün biriyse işiniz daha zor olacak.
Yaptığınız hiç bir temizliği beğenmeyecek. Mesela onun kıyafetlerini katlarken o size olmadığını işaret edecek. Siz tekrar katlayacaksınız. Size göre düzgün olacak ama ona göre düzgün değil. Ya da siz bir gömleği sağdan katlıyorsanız istemeyecek. Soldan katlamanızı isteyecek. Tabi siz anlarsanız bunu yapacaksınız.
Benim anneannem fazlasıyla önem verir bu tarz şeylere. Ve bu da bizi bir hayli zorluyor.
Mesela onun yatağını açtınız. Ancak çarşafı dümdüz olmamış. Çarşafın bir ucu çok az yamulmuş.
Vay halinize. Hastanız anneannem gibi ise yandınız. O yatak nasıl öyle olur? Dümdüz ütülü ve kusursuz olmalı.
Düşünün yorganını bile örttükten sonra dümdüz yapan, yatağını sabaha kadar asla bozmayan
bir kadından bahsediyorum. İlla kadınlar böyle diye bir şey yok. Erkeklerde de böyle
alışkanlıkları olan insanlar var.
Başka bir örnek; sizden saçını tarayıp örmenizi isteyecek, siz tarayıp öreceksiniz ancak o beğenmeyecek. Bozup tekrar öreceksiniz yine beğenmeyecek. Çünkü onun kendi yaptığı gibi kusursuz yapamayacaksınız.
Yerdeki halılardan biri çok hafif yamulmuş. Bu kimseyi rahatsız etmiyor ancak onu edecek. Ve onu işaret edecek. Ya da boş su bardağını makineye koymadıysanız o onu anlayacak ve size mutfağı tarif edecek :)
Konuşabilmesi için konuşma egzersizleri yaptırmaya çalışacaksınız ancak o yapmayacak. Çünkü ümidini kaybetmiş. Zaten hasta ve zaten kendi başına bir şey yapamıyor.
O azim keşke her hastamızda olsa, düzeleceklerine inansalar da daha çok çaba gösterseler.
Ben bunları asla isyan etmek amaçlı yazmadım. İçimden geldi ve buraya kelimeler döküldü. Biz anneannemi bu haliyle de çok seviyoruz. Ve onunla bir bebek gibi ilgileniyoruz. Onu "Sultan"lar gibi yaşatan çocukları ve torunları hep yanında olacak. Umarım kimse kimseye muhtaç olacak durumlara düşmez. Ve umarım hastalanan kişilerin yanlarında onlara bakacak şefkat dolu insanlar olur.
Hasta yakınlarınızı ziyaret edin. Bir gün sonra onlar artık orada olmayabilirler.
Bugünlük bu kadarı yeterli sanırım.
Hoşçakalın.